13 Kasım 2015 Cuma

Emery Cat Board Kedi Tırmalama Platformu

Emery Cat Board Kedi Tırmalama Platformu

Kediniz hem tırnaklarını törpüleyecek hem de eğlenecek!
Emery Cat Kedi Tırmalama ve Tırnak Törpüleme Standı ile kedilerinizin tırnaklarını kesmeden törpülenmesini sağlayacaksınız.
Kediniz için minik bir oyun alanı haline gelecek platform patentli petek dokusu yüzeyiyle kedinizin tırnak bakımını kendi kendine yapmasına yardımcı olacaktır.
Mobilyalarınızdaki çiziklerin oluşmasının önüne geçecek olan platformun kavisli yapısı gerinme ve tırmalama hareketleri için idealdir.

Kedinizin tırnaklarını keserken canını acıtmaktan korkuyorsanız bu fırsatı kaçırmayın. Aşındırıcı zımpara yüzeyi ile tırnaklarının her zaman normal boyutta kalmasını sağlayacaktır.
Dilerseniz platforma kedi otu serpiştirerek kedinizin alışmasını sağlayabilirsiniz.
Yan tarafında bulunan minik tüy de kediniz için sevimli bir oyuncaktır.

Ürün Ölçüleri:
Uzunluk: 46,8 cm
Genişlik: 21,2 cm
Yükseklik: 5,85 cm

Paket İçeriği:
1 adet Emery Cat Board Kedi Tırmalama Platformu

Satın almak için Tıklayınız.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Köpeğiniz saldırgan mı? O halde bu yazıyı okuyun

Köpekler arası saldırganlık genellikle erken sosyalizasyon problemleri sonucu ortaya çıkar. Doğumundan itibaren bir yavru diğer köpeklerle etkileşime girmek ihtiyacındadırlar. İlk etkileşimleri diğer yavrular ve anne ile olur. Eğer bir yavru bu süreci yaşamaz ya da yaşayamazsa, sosyalleşme sorunları meydana gelir.

Yavru büyüdükçe yeni köpeklerle birlikte bulunması gerekir. Bu erken bir yaşta başlamalıdır. Genç köpekler parklarda, itaat etmesi öğretilirken ve yürüyüşler esnasında kolaylıkla etkileşim sağlayabilirler.

Eğer yavrular tecrit edilirse, veya diğer köpeklerle karşılaşma imkanları olmazsa, bir arada sükunetle yaşamak için gerekli olan sosyal davranışları öğrenemezler. Böyle yalnız yetişen köpekler diğer bir köpekle karşılaştıkları zaman sinirli ve heyecanlı davranışlar gösterirler. Bu da genellikle agresif tutumlara neden olur. Bir köpek ancak çok fazla tahrik olduğunda, üzerine gidildiğinde ısırmak ihtiyacı duyar. Genellikle köpeği zaptetmek için tutuyorsa muhtemelen sahibi ısırılır. 

Köpeğiniz büyükse ve çok fazla saldırgansa, bu durumda ehliyetli bir köpek terbiyecisi ile temasa geçmeniz gerekir. Aşağıda ortalama bir köpeğin üç aşamalı terbiye edilmesi planını görebilirsiniz:

1. Saldırganlık görülmeye başlar başlamaz kontrol altına alınmalıdır. Tasma kayışının “bırak onu” komutu ile birlikte hızla çekilmesi tavsiye edilir. Zamanlama çok önemlidir çünkü saldırganlık hali başladıktan sonra düzeltmeye çalışmak hayvanı daha da fazla tahrik edebilir.

2. Eğer köpeğiniz başka bir köpeğe doğru gidip bakmaya başlarsa onu derhal uyarmalısınız.

3. Eğer köpeğiniz başka bir köpeğe doğru gidip başka tarafa bakarsa onu övün ve ödüllendirin.

Köpekler Arasında Saldırgan Davranışlar – Köpek Parkı

Sık sık parka gidenlerimiz köpek kavgalarına şahit olmuşlardır. Bunlar, daha önce karşılaşmış olan veya birbirlerini ilk defa gören köpekler arasında olabilir.

Köpeklerin parklarda saldırganlaşmasının nedeni “Otorite sağlama ve Avcılık İçgüdüsü” şeklinde açıklanabilir. Saldırgan davranışlı cinsten iki köpeğin kolayca kontrolden çıkması mümkündür. Saldırgan köpeği (doğru zamanda) düzeltmek, meydana gelebilecek talihsiz olayları önleyebilir.

Hakimiyet kurmak için saldırganlaşma davranışı köpeklerde çok sık karşılaşılan bir durumdur ve daha çok kısırlaştırılmamış erkek köpeklerle buluğ çağına yaklaşmış olan köpeklerde görülür. Köpekler yük hayvanları olduğu için ve bu tür hayvanların lidere ihtiyacı olduğundan, bir köpek için kendini ispat etmeye çalışmak normal bir davranıştır. 

Bu hayvanlar arasında, üstünlük sağlamak için birbirine meydan okumak gereği doğduğu için bireyler arasında bir hiyerarşi ortaya çıkar. Her ne kadar bu tür saldırganlık dişiler arasında da görülsede daha yaygın olarak kısırlaştırılmamış olgun ya da olgun yaşa yaklaşmış erkekler arasında sıkça rastlanır.

Bir köpeğin üstünlüğünü ispat etme yöntemlerinden biri, kendisine tabi olma durumundaki köpeğe karşı fiziksel üstünlük sağlayacak pozisyona geçme isteğidir. Diğerinin üzerine çıkmak en bariz üstünlük kurma pozisyonudur. Birçok köpek sahibi bu davranışı cinsel bir davranış olarak değerlendirme hatasına düşer. Eğer üzerine çıkılan hayvan kızgınlık döneminde olan bir dişi değilse, bu hareket büyük bir olasılıkla bir hakimiyet sağlama gösterisidir. Bazı köpek sahipleri bu davranışı eğlenceli bulurlar. Tolerans gösterilerek bu hali teşvik edilmiş olur. Halbuki köpeğe göre bu, üstün durumunun sahibince bir teyididir.
Köpekler genelde birbirlerini dişlerini göstererek ve hırlayarak uyarırlar. Bu hareketler, özellikle dişiler erkeklere tepki gösterdiğinde dövüşmek istedikleri anlamına gelmez. Her ne kadar köpekler çoğunlukla gerçek fiziksel dövüşe başvurmadan hiyerarşi sergileseler de sahiplerinin sonu kötüye varacak durumları iyi hissetmeleri gerekir. Hayvanın dimdik durması, başını diğerinin arkasına doğru kaldırması, doğrudan göz temasına girmesi ve üzerine çıkması gibi üstünlük sağlamayı amaçlayan pozisyonların sahibi tarafından derhal kontrol altına alınması gerekir.

Eğer köpek bu hareketlerini ısrarla devam ettirirse, sahibi bunların kavgaya dönüşmemesi için önlem almalıdır. Köpeğinizin bu halinden hoşlanmadığınızı kendisine belli etmelisiniz. Unutmayın ki, alçak sesle yapılan uyarılar caydırıcı olmak yerine cesaretlendirici olarak algılanacaktır. 

Köpeklerin bir kez kavga etmeye başlamasının artık onda kolayca vazgeçemeyeceğiniz bir model oluşturabileceğini aklınızdan çıkarmayın. 

Avlanma içgüdüsü saldırganlıkları ise çoğunlukla pet sahipleri ve hatta profesyonel pet eğiticileri tarafından bile yanlış anlaşılabilecek bir görünüm arz ederler. Bu, tam olarak bir köpek kavgası değildir. Bu, daha çok bazı köpeklerde avını izleme yakalama ve kavrama güdülerinin psikolojik sonucudur. Genellikle orta ve büyükçe köpeklerle daha küçük ve daha az kuvvetli köpekler arasındaki dayanılmaz çekimin sonucudur.

Bu senaryo çoğunlukla şöyle başlar: Daha büyük olan köpek küçüğüyle sertçe oynamaya veya onu kovalamaya başlar. Eğer küçük köpek korktuğunu belli ederse, bu durum büyük köpeklerdeki avını kovalama güdüsünü tahrik edebilir ve onunla daha da sertçe oynamasına sebep olabilir. Bu aşamada büyük köpek kontrol altına alınmalıdır, yoksa olay kontrolden çıkabilir. Küçük köpek veya yavru bağırabilir ve bu durumda büyük olan öyle tahrik olur ki küçüğü “öldürücü” hamle için kavrama pozisyonuna geçebilir. Burada tarif etmiş olduğumuz belli başlı üstünlük kurma ve avcılık saldırganlıkları değişiklikler gösterebilir. Buna rağmen köpek parkı benzeri yerlerdeki saldırganlık olaylarının çoğu bu iki kategoriden birine girer.

Eğer köpeğiniz bir kavgaya tutuşursa sükunetiniz korumaya çalışın ve kavgayı sona erdirmek için gerekli bütün gücünüzü kullanın. 

Dikkatli olun çünkü köpek dövüşlerini kesmek tehlikelidir. Bu nedenle önce kendi güvenliğinizi düşünün. Birçok olayda köpek sahiplerinin gördüğü zararlar, köpeklerininkinden çok daha fazla olmuştur. Aşırı reaksiyon göstermekten ve köpeklerle diğer insanlara bağırmaktan kaçının. Bu sadece ateşe benzinle gitmeye yarar. 

İki rakip köpeğin arasına el veya ayak sokmanız, onların doğal reaksiyon olarak saldırılarını size doğrultmalarına neden olabilir.

Birçok köpek kavgaları, köpeklerini kavga ettirmeyi amaçlamayan nazik insanların köpekleri arasında çıkar. Fakat siz yine de, köpeğinizin davranışlarından eninde sonunda sorumlu bulunacağınızı akılda tutmalısınız.

Köpekler bizim en iyi arkadaşlarımız olabilirler fakat onların düşünce biçimleri bizimkinden farklıdır. Köpeğinizi bir köpek olarak algılayın. Bu, onu daha az sevmeniz gerekeceği anlamına gelmez.

1 Eylül 2015 Salı

Köpek Kokusu Nasıl Gider?

Şehir hayatında köpeklerimizle aynı ortamı paylaşmada en çok rastlanan problemlerden biri kötü kokudur. Koku genelde köpek sahiplerinin titizliklerine rağmen kokuyu yok edemezler. Hemen hemen ilk akla gelen yıkamaktır ve yıkadıkça köpek kokusu artar ve koku arttıkça köpek yıkanır. Bu böyle bir kısır döngüdür. İlk önce sağlıklı bir köpek bakımında dikkat etmemiz gereken kötü koku odaklarının temizliğidir.

En başta kulaklar koku kaynağı olabilir. Kulak, hava almayan bir organ olduğundan kulak kanalındaki mantar ve enfeksiyonlar pis kokunun kaynağıdır. Kulaklarda problem olmadığına dikkat etmek gerekir. Eğer varsa, en yakın Veteriner Hekime başvurmak gerekir.

Dişler ve ağız koku kaynaklarındandır. Özellikle tartar dediğimiz diş taşları hem ağız sağlığını tehdit eder hem de rahatsız edecek kadar kötü kokarlar. Diş ve ağız sağlığında en etkili çözüm kaliteli kuru mama kullanmak ve oyuncak olarak satılan köpeklere özel ip ve kemiklerdir.

Deri üzerindeki yaralar da pis kokunun sebebi olabilir. Köpeğinizin kötü kokusunun giderilmesi için derinin taranması, eğer yara ya da deride ıslak, anormal yerler varsa bunlar için Veteriner Hekime başvurmanızı tavsiye ederiz.

Köpeklerde kokuyu etkileyen yukarıdaki anormal durumlar dışında beslenme, hatalı şampuan kullanımı ve sık yıkama gelir. Köpeğiniz, deri ve tüy yapısına uygun köpek şampuanıyla en az ayda bir (mümkünse bu süre daha da uzatılmalı) yıkanmalıdır. Kaliteli kuru mama her zaman kokunun azalmasına yardımcı olacaktır. Köpek parfümleri kokunun kontrol altına alınmasına etkilidir. Son zamanlarda enseye damlatılan ve etkisi en başlarda 1 hafta olup ilerleyen uygulamalarda 3 aya kadar kullanılan ense damlaları mevcuttur. Kuru şampuanlar  da köpeklerde kokunun önlenmesine ve temizliğine yardımcı olurlar. 

Ek besin olarak haftada bir haşlanmış yumurta vererek tüylü dostlarımızın tüy ve deri bakımına yardımcı olabilirsiniz. Bunun dışında deri bakımına özel hapları veteriner hekiminize danışarak kullanabilirsiniz.

Bunları yaptıktan sonra düzenli olarak evinizi havalandırarak ve kaliteli yüzey temizleyici kullanarak oluşan kötü kokuları yok edebilirsiniz.


20 Nisan 2015 Pazartesi

Dogo Argentino: Beyaz Ölüm Meleği

Güzel başlayan ancak akılda kuşku bırakan bir isim değil mi? Beyaz ölüm meleği ! Bu lakabın sahibi 9 ırkın karışımı , ailesine olukça uysal , kısacası evde çocuk dışarıda cellat bir köpek . O’nun adı Dogo , Dogo Argentino !


1920’li yılların sonlarına doğru Arjantin’li avcılar , avlarına her aşamada engel olan puma ve domuzlara karşı koyabilmek adına bir çözüm geliştirmek istediler , çabaladılar ; her seferinde biraz daha biraz daha , yeni silahlar , eldeki teknoloji … Ancak hepsi geride kaldı , yaratıcının domuz ve pumalara vermiş olduğu güç karşısında . Dr. Antonio Nores Martinez ise tüm bu karışıklıkların arasından sıyrılarak ,mevcut deney ve eldeki imkanlarla hem güçlü hem atik hem korkusuz hem de avcı bir köpek yetiştirme arzusuyla tüm yeteneklerini ortaya koydu ; Great Dane, Boxer, Spanish Mastiff, Bulldog, Bull Terrier, Great Pyrenees, Pointer, Irish Wolfhound ve Dogue de Bordeaux ırkı 9 tür köpeğin safkanlarını çiftleştirdi ve en verimli yavruları her seferinde tekrardan çiftleştirdi . Yaklaşık 25 yıllık bir çaba sonucu tek başına bir domuzu ve pumayı rahatlıkla devirebilen , avcı dostu bir köpek çıktı ortaya ; Dogo …

1978 yılından itibaren Avusturya ve tüm dünyada secereli olarak tanınan Dogo , aslında korkusuz bir çocuk .

Sevilmekten , çocuklardan , yemeklerden , aile içindeki her sevimli şeyden hoşlanan bir dost . Ancak konu ailenin karşısındaki bir düşman ise o tam anlamıyla bir cellat !

Arjantin’liler anlatıyor :
Bayanın evine gelen misafirlerin korkmaması adına , bayan evindeki dogoyu odasına kitliyor ve misafirler ile sohbet koyulaştıkça koyulaşıyor , zaman geçtikçe içkiler içiliyor ve kadın kendinden geçmeye başlayınca misafir olarak gelen ahlaksızlar kadına tecavüze yelteniyor , ufak bağırmaları duyan dogo kafasıyla kapıyı kırarak odaya yöneliyor ve iki ahlaksızı da komaya sokuyor . Dogo böyle bir köpek . Uzmanlar ise bu hareketin tamamen bir önsezi olduğunu söylüyor …

Eğer bir gün köpek besleyecekseniz , bu kesinlikle Dogo olmalı ..

Kangal Köpeklerinin Özellikleri Nelerdir?

Günümüzde bakıldığında, hayvanlar insanlar tarafından oldukça fazla sevilmekte ve bazıları insanların en sadık dostu olabilmektedir. Şüphesiz ki bu konuda akla ilk gelen hayvan türü ise, sadıklığı ve dostluğuyla tanınmış olan köpeklerdir.

Köpek türleri içerisinde de, bazı türler ön plana çıkmakta ve diğer türlere oranla gördükleri ilgi daha fazla olabilmektedir. Aynı zamanda daha çok sevilen köpek türleri, bölgelere ve ülkelere göre değişebilir. Türkiye açısından bakıldığında ise kangal köpekleri, bu konuda en üst sıralarda yer alan  köpek türleridir. Kangal köpekleri, Türkiye’de en çok sevilen, hakkında en fazla araştırma yapılan ve köpek türleri arasında ilk sıralarda yer alan bir türdür.

Bu köpekler hakkında en fazla yapılan araştırma ise, kangal köpeklerinin nasıl ürediğine dairdir. Yapılan bilimsel araştırmalar sonucu bu konuda kesin bilgilere ulaşılamazken, kangal köpeklerinin saf bir ırk olduğu genetik araştırmalarla kanıtlanmıştır. Yani bu özel tür, bazı Avrupa ırklarında olduğu gibi suni yollarla üretilmemiştir. Bu da, kangal köpeklerini çok daha özel kılmaktadır. Doğal yollarla kendi içlerinde üremekte olan kangal köpeği ırkında en güçlü erkeklerin genleri, bir sonraki kuşağa aktarılmaktadır. Bu da, çok özel olan kangal köpeklerinin yüzyıllar boyunca Anadolu'nun oldukça sert iklim şartlarına nasıl dayandığını açıklamaktadır.

Kangal köpeklerinin özellikleri incelendiği takdirde, bu ırkın son derece sakin yapılı ve de akıllı oldukları akla gelen ilk özelliklerdir. Fakat bu özelliklerine rağmen, kangal köpekleri oldukça korumalı bir yapıdadır. Şüphesiz bunda ise ırksal yatkınlık ve bu köpeklerin çoban köpekleri olması önemli bir rol oynar. Bu köpekler, eğer kendi bölgelerinde başka tür köpeklere rastlarlarsa ya da kendilerine bir bekçilik görevi verilirse oldukça agresif bir yapıya bürünmektedirler.

Bu nedenle kangal köpekleri, Anadolu’da çoban köpekleri olarak oldukça yaygın bir şekilde kullanılmış ve hala kullanılmaya devam etmektedir. Aynı zamanda bu köpekler, yaşamış olduğu bölgeyi oldukça iyi bir şekilde benimser ve yaşam alanı olmayan bölgelerde ise saldırgan ve agresif bir tavır takınmazlar. Bunun dışında kangal köpekleri insanlar ile de oldukça kuvvetli ve sağlam ilişkiler de kurmaktadırlar. Bu durum da, bu köpeklerin neden bu denli sevildiğini ortaya koymaktadır.

Günümüzde çoğu köpek türü, kullanım amacına göre birtakım eğitimlerden geçmektedirler. Bu durum kangal köpekleri için de geçerli bir durumdur. Fakat kangal köpekleri saf bir ırktan geldikleri için, suni olarak üretilen diğer Avrupa ırklarına oranla eğitimleri daha zordur. Kangal köpekleri, doğal yollarla ürerler ve safkan bir ırk özelliğindedir. Bu özellik nedeniyle, bu köpeklerin eğitimi köpek 3 aylık olunca verilmeli,eğitimi veren kişi kesinlikle uzman olmalıdır. Çünkü bu köpeklerin eğitimleri saf bir ırkı temsil ettikleri için çok daha zordur. Kangal köpekleri, bazı içgüdüler taşırlar. Bu içgüdüler, sürüleri, insanları ve de evleri koruma konusundadır. Bu tür içgüdüler ise, kangal köpeklerinin kendi zekalarıyla hareket edebilmesini sağlamaktadır. Kangal köpeklerinin sadıklığı da, diğer türlere oranla daha kuvvetlidir. Kangalların sahipleriyle çok kuvvetli bir dostluk bağı bulunur ve bu köpekler sahiplerinin istediği şeyleri genellikle herhangi bir komut gerektirmeden yerine getirirler.



Yapısal ve güç olarak incelendiği zaman, kangal köpeklerinin son derece kuvvetli ve kaslı bir bedene sahip olduğu görülmektedir. Bu beden yapısı, genetiktir. Bu köpekler o kadar kuvvetlidir ki, ağırlıklarının 2 veya 3 katı olan ağrılıkları ağızlarıyla sürükler. Genetik yapısı ve de özellikleri itibariyle kangallar, kapalı yerde yaşamaya uygun köpekler değillerdir. Bu nedenle bu tür köpeklerin geniş alanlarda yaşaması en uygunudur. Özellikle de çocuklarını ve kendilerini korumak isteyen aileler de, kangal köpeklerini bahçelerinde beslemektedirler. Çünkü bu köpekler sahibine karşı oldukça dost canlısıdır ve de tam bir koruyucudur.

Kangal köpeklerinin kürkü oldukça yoğun tüylerle kaplıdır. Bu da, kangal köpeği sahiplerinin en az haftada bir kere köpeğin sert kıllı bir fırça aracılığıyla taranmasını gerektirir. Bu uygulamanın amacı ise, köpeğin kürkünün sağlıklı ve de parlak olmasını sağlamaktır. Ki çoğu insan dost olarak gördükleri hayvanların görünümlerinin güzel olmasını isterler. Bunun dışında, bu köpeklerin bakımı oldukça kolaydır. Bu köpekler en çok, özgürce yaşayabilecekleri geniş bir yaşam alanına ihtiyaç duymaktadırlar.

Köpeğinize Zarar Verebilecek Ev Ürünleri

Her gün kullandığımız ev ürünlerinin, köpeklerimiz için zararlı olabileceğine inanmak çok zor. Evinizde bulunan yaralanmaya sebep olabilecek şeylerden çocuğunuzu korumak önemli olduğu kadar, evcil hayvanlarımızı korumak da önemli ve gereklidir.

Evcil hayvanınızın zararlı tehlikelere karşı en savunmasız olduğu zamanlar, tatiller sırasındadır. Doğum günleri, yılbaşı, cadılar bayramı gibi zamanlarda kullanılan dekoratif ürünler köpekler tarafından yutulup boğulmalara neden olur. Çoğu zaman köpeğimizin hastalanmasının ya da garip davranmasının nedenini anlayamayız. Oysa ki bu neden çoğu zaman gözümüzün önünde oturma odasında, yatak odasında, bahçede olabilir. Çoğumuz evdeki potansiyel tehditlerin farkında değiliz. Peki, köpeğinizi tam olarak neden korumanız gerekir? Aşağıda köpeğinizin erişemeyeceği yerlerde tutmanız gereken şeylerin bir listesini vereceğiz.

Çikolata ve Kafein:

Şaşırtıcı olsa da yapmak isteyeceğiniz en son şey köpeğinizi metilksantin içeren bir şey ile beslemektir. Tüketimi sonrasında belirtiler genellikle 6-12 saat sonra gözlenir; bu belirtiler kusma, ishal, aşırı susama, titreme ve aşırı durumlarda ölümdür. Bitter çikolata maksimum miktarda metilksantin (teobromin) içerirken, beyaz çikolata az miktarda metilksantin içerir.

Süt ve Süt Ürünleri:

Köpeklerde sütteki laktoz içeriğini parçalamayı sağlayan laktaz enzimi yoktur. Bu nedenle, laktoz sindirilmeden kalır, dışkının su içeriğinin artması ve ishalle sonuçlanır.

Soğan ve Sarımsak:

Sarımsak tüketiminin zararlı etkileri tartışmalı olmaya devam ederken, hem soğan hem de sarımsak kırmızı kan hücrelerini etkileyebilir. Özellikle soğanın küçük miktarları bile, köpeklerde kırmızı kan hücrelerinin doğal olmayan parçalanmasına yol açabilir. Tıbbi açıdan bu duruma hemolitik anemi denir doğuştan ya da bu iki gıda maddesinin aşırı tüketimi ile meydana gelmiş olabilir.

Fındık:

Fındık genellikle fazla tüketildiğinde köpekleri etkileyecektir. Belirtileri halsizlik, kusma, yürümede zorluk, titreme, mide ağrısı, eklem ve kas ağrısıdır.

Alkol:

Alkol köpekleri insanlarla aynı şekilde etkiler ancak, köpeklerin tolerans düzeyi insanlardan çok daha azdır. Küçük bir miktar alkol kısa bir sürede köpeklerin karaciğer ve beyni etkiler ve kusma, koordine hareketlerde zorluk ve merkezi sinir sistemi sorunlarına yol açar.

Tuz:

Bir köpeği tuz içeren herhangi bir yiyecek ile beslemek akıllıca değildir. Normalden fazla miktarda tuz alımı, aşırı susama, sık idrara çıkma ve zaman zaman sodyum iyonu zehirlenmesine yol açar. Fazla tuz alımının belirtileri arasında ishal, ateş, kusma, nöbet ve kötü durumlarda ölüm yer alır.

Avokado:

Avokado persin olarak bilinen bir mantar öldürücü toksin içerir. Persin insanlar tarafından güvenle tüketilebilmesine rağmen, köpekler için zararlı olduğu kanıtlanmıştır. Aşırı miktarda avokado tüketmek nefes sorunları, kusma, kalp ve pankreas sorunlarına neden olur.

Üzüm ve Kuru Üzüm:

Zararsız gibi görünseler de, küçük miktarlarda bile üzüm ve kuru üzüm köpekleri ciddi şekilde etkiler. Belirti ve bulgular genellikle 24 saat içinde görülür. Bunlar iştah kaybı, mide ağrısı, kusma, ishal ve genel halsizliktir.

Sakız ve Şeker:

Bunlar tatlandırıcı olarak Ksilitol kullanılan ögelerdir. Ksilitol pankreasın insülin salgılatıcı aktivitesini tetikler, köpeğin kan insülin içeriği artar bu da hipoglisemi ve karaciğer yetmezliğine yol açar. Zehirlenmenin ilk işaretleri kusma, hareketlerin ve çeşitli eylemlerin koordinasyonunda sorunlar ve nöbetlerdir.

Çiğ Et, Balık ve Yumurta:

Bu üç madde de köpeklerde gıda zehirlenmesine neden olabilen Salmonella ve E. coli bakterilerini içerir. Yumurta, köpeklerde vitamin emilimi kapasitesini etkileyen (özellikle B vitamini) avidin adlı bir enzim içerir. İçerdiği parazitler nedeniyle bazı somon zehirlenmesi vakaları da bildirilmiştir. Önemli işaretler şişmiş lenf düğümleri ile birlikte, ateş ve kusmadır.

Kabartma Tozu:

Büyük miktarlarda tüketildiğinde köpeğin midesi içinde mevcut olan nem ile reaksiyona girer ve kalsiyum, potasyum, sodyum seviyelerinin düşmesiyle sonuçlanır. Bu kas krampları ve / veya konjestif kalp yetmezliğine yol açabilir.

Bitkiler:

Ev bitkileri de köpeklerde görülen çok sayıda tıbbi komplikasyonlardan sorumludur. Lilyum köpeklerde böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilirken, İngiliz sarmaşığı mide ağrısı, kusma ve ishale neden olan triterpenoid saponinler içerir. Lale gibi bitkiler, iştahsızlık, aşırı tükürük salgılama, kalp ve sindirim sorunları neden olabilir.

İnsanların Kullandığı İlaçlar:

Bu kategori, hayvanlar için zehirli olabilecek tüm reçeteli ve reçetesiz ilaçları içerir. İlaçlarınızı her zaman köpeğinizin erişemeyeceği bir yerde tutun ve evcil hayvanınıza herhangi bir ilaç vermeden önce mutlaka bir veterinere danışın. Aşağıdaki liste en sık reçete edilen korumasız bırakılmaması gereken ilaçları içermektedir;

-Ağrı kesiciler
-Antidepresanlar
-Vitaminler
-Diyabet ilaçları
-Grip ve nezle ilaçları

Bunların dışında bozuk paralar, düğmeler, keskin nesneler (bıçak, jilet) gibi bazı her gün kullandığımız nesneler köpeğiniz tarafından yutulabilir. Yani yemek yerken köpeğiniz gelip acıklı gözlerle bir şeyler istediğinde, nelerin zararlı olabileceğini düşünüp, ona göre hareket etmelisiniz.

Kaynakça: http://www.buzzle.com/articles/household-items-that-could-harm-your-dog.html

Kediler Neden Çok Uyur?

Yavru kedilerden büyük aslanlara kadar neredeyse tüm kediler sıcak bir köşe bulup tüm gün uyumak isterler. Kediler günde ortalama olarak 16 saat boyunca uyumaktadırlar hatta, bazıları günde 20 saat uyuyabilirler. Bu da bizi kediler neden bu kadar çok uyur diye düşünmeye sevk ediyor. Bu makalede cevabı bulmaya çalışacağız.

Biliyor Muydunuz?

Kediler uyku sanatında usta olmalarına rağmen, uykuları hafiftir. En ufak gürültü veya dokunma ile uyanma eğilimleri genetik olarak hayatta kalma mekanizmalarıdır. Hızlı bir şekilde uyanmak ve tetikte olmak için yetenekleri vardır.

Bir kedinin en sevdiği eğlence güzel görünmek için kendini tımarlamak ya da komşunun köpeğine bir sonraki saldırıyı planlamak değil, güzel bir uyku çekmektir. Bizim yaklaşık iki katımız süre kadar uyurlar. Ama onları suçlayamayız. Doğa ana onları uzun saatler boyunca uyuma yeteneği ile kutsamıştır. Evcil bir kedinin hayatında dört temel faaliyet bulunur: yemek, miyavlamak, oynamak ve uyumak. Bir kedi için bazen uyku diğer üç faaliyetin de önüne geçebilir. Kedilerin büyük bir kısmı alacakaranlık hayvanlarıdır, yani şafakta ve alacakaranlıkta uyanıklardır. Bu yüzden eğer sizi sabah 05:00′ de uyandırırsa, kedinizin bütün gece ayakta olduğunu düşünmeyin.

Bu alacakaranlık mirası kedilere atalarından miras kalmıştır. Kediler kemirgenler, kuşlar ve böcekler gibi küçük hayvanları avlayan yırtıcı hayvanlardır. Avları şafak ve alacakaranlık sırasında aktiftir ve hepimizin bildiği gibi avcılık oldukça çok izleme ve kovalamaca içerir. Bu nedenle kediler avlanırken harcadıkları enerjiyi yerine koyabilmek için gündüz saatlerinde oldukça uzun süre uyurlar. Kedilerin bu kadar çok uyumalarının başka sebepleri de vardır. Şimdi diğer sebepleri de inceleyerek kedilerin neden bu kadar çok uyuduklarını bulalım.

-Can Sıkıntısı:

Kediniz herhangi bir oyun arkadaşı, oyuncak ya da sizinle geçirebileceği vakit bulamaz ise canı sıkılır. Evcil bir kedi yalnız bırakıldığında çok çabuk sıkılır ve uyumak en iyi çözüm gibi görünür. Bizler işe ya da okula gidip rutin yaşamımıza döndüğümüzde evcil hayvanlarımız evde yalnız kalır. Sıkılmış bir kedi ise başka şeyler ile ilgilenen bir kediye göre daha çok uyuyacaktır. Can sıkıntısını azaltmak için ona oynayacak bir şeyler verebilirsiniz. Bir fare ya da diğer hayvan türlerinin hareketlerini taklit eden pille çalışan pek çok oyuncak mağazalarda mevcuttur. Ona eşlik edecek başka bir kedi de gün içinde sıkılmasını önleyecektir.

-Şişmanlık:

Kilolu bir kedi uyuşuk ve yavaş olur. Fonksiyonları ve hareketleri meslektaşları ile karşılaştırıldığında oldukça yavaştır. Obez bir kedi sağlıklı bir kediyle aynı enerjiyi paylaşmaz. Şişmanlık kedinizi yavaşlatır ve ileride daha çok kilo alımına ve sağlık problemlerine yol açabilir. Bu tür kediler genellikle 16 saatten fazla uyumaktadırlar çünkü, enerji seviyeleri oldukça hızlı düşer ve böylece kolayca yorulur ve uyuyakalırlar.

-Avcılık:

Kediler doğada yırtıcı hayvanlardır bu da yiyecekleri için avlanmaları gerektiği anlamına gelir bu da çok fazla enerji harcamak demektir. Hedefi izleme, kovalama ve hedefi yakalama faaliyetleri çok fazla fiziksel güç gerektirir. Avcı bir kedi bu harcadığı enerjiyi aralarda küçük şekerlemeler yaparak karşılar. Evcil kediler hayatta kalmak için avlanmak zorunda olmasa da, onlar da 14 saatten fazla uyuma içgüdülerini hala korumaktadır.

-Hastalıklar:

Tıpkı insanlar gibi hayvanlarda hastalandıklarında dinlenme ihtiyacı hissederler. Atak, koşan ve tırmalayan bir kedi canlı bir kedidir ancak kediniz her zamankinden daha uyuşuk görünüyor ve çok daha fazla uyuyorsa bir veterinere gitmeniz gerekebilir. Anemi ve hipotiroidi gibi hastalıklar kedinizde güçsüzlüğüne neden olabilir ve bu da kedinin normalden daha çok uyumasına neden olabilir.

-Yaş:

Bir yaşın altındaki bebekler gün boyu uyuma eğilimindedir tıpkı insanlar gibi, yavru kediler de büyürken yetişkin kedilerden daha çok uyumaktadır. Bir kedinin yaşı onların uyku alışkanlığında önemli bir rol oynar. Yeni doğmuş bir yavru ilk birkaç hafta boyunca neredeyse tüm gün uyur. Eklem sorunları ve artrit gibi sağlık sorunları da onların hareketliliğini etkiler, onları yavaşlatır. Kedilerin günde 16 saate kadar uyuması normaldir ancak yavru kedilerin ve yaşlı kedilerin daha çok uyuyabileceklerini hatırlatalım.

-Hava Durumu:

Kediler de tıpkı bizim gibi hava şartlarından etkilenmektedir. Kapalı bir ortamda yaşasalar bile, soğuk ve yağmurlu bir gün kedinizi daha uykulu yapacaktır ve böyle bir günde kediniz hemen uyumak için sıcak bir köşe arayacaktır.

-Zamanlama:

Daha öncede bahsedildiği gibi kediler alacakaranlık hayvanlarıdır. Gece karanlık saatlerde ve gündüz saatlerinde uyumaktadırlar. Özellikle yavrular olmak üzere kediler genellikle geceleri ve sabaha karşı ayaktadırlar. Ancak bazı kedilerin sevdikleri ile vakit geçirebilmek için uyuma paternlerini değiştirdikleri görülmüştür. Hatta bazı kediler uyuma saatlerini yemek saatlerine uygun hale getirirler. Bu nedenle evcil kedilerin uyuma süreleri farklı olabilmektedir.

Kaynakça: http://www.buzzle.com/articles/why-do-cats-sleep-so-much.html

Köpekler Neden İnsanları Yalar?

Köpeklerin insanları neden yaladıklarını hiç merak ettiniz mi? Bu vıcık vıcık, yapışkan ve ıslak karşılamalar asla durmayacak gibi görünüyor. Eğer sizde köpeğiniz tarafında sürekli bu karşılamalara maruz kalıyorsanız, nedenini öğrenmek için okumaya devam edin.

Köpekler çevremizde mutlu olduklarını bize göstermek için kuyruklarını sallarlar. Peki yalama? Bizi gerçekten tükürük içinde bırakmak zorundalar mı? Köpekler için sahiplerinin kucağına atlamak ve sahiplerinin tüm yüzünü ve kollarını yalamak, doğal bir içgüdü gibi görünüyor. Eğer evde misafirler varsa tüm bu yalama senfonisi misafirler tarafından pek hoş karşılanmayabilir. Bazı insanlar bu yalama davranışının köpeklerin ilgilerini ve sevgilerini göstermesinin bir yolu olduğunu düşünmektedir. Bazı insanlarsa bu davranıştan çok rahatsız olmaktadır. Peki, köpekler neden insanları yalarlar? Evcil köpeğinizin bu vıcık vıcık davranışının arkasında yatan sebebi öğrendiğinizde şaşıracaksınız.


Köpekler Neden İnsanları Yalar?

Köpeklerin neden sık sık yüzünüzü ve kulaklarınızı yaladığını merak ettiniz mi? Köpeklerin sahiplerinin yüzünü yalamasının ana nedeni temizlik içindir. Köpekler kendilerini temizlemek için yalamayı severler. Aynı içgüdüyü sizi temizlemek için de kullanırlar. Köpekler yüzünüzü yalamanın ve sizi temizlemenin, korumadan sonra en önemli görevleri olduğunu düşünürler. Onlara göre sahiplerinin temizliği köpeklerin işidir!

Köpeklerin insanları yalamasının başka bir nedeni ise, bunun bir yavru iken öğrendikleri köpek davranışının bir parçası olmasıdır. Anne köpekler yenidoğan yavrularının üzerinde kalan plasenta parçalarını temizlemek için yavrularını yalar. Bu davranış sadece yavruları temizlemek için değildir, aynı zamanda anne ile yavrular arasındaki bağı güçlendirir. Anne yalayarak yavrularına şefkat gösterir. Bu hareket ayrıca küçük köpek yavrularının vücutlarındaki kan dolaşımını ve hazmı artırmaya yardımcı olur. Bu yalama annelik içgüdüsü ve sevgisini uyarır. Bu nedenle belki de köpekler ilgi ve sevgilerini göstermek için insan dostlarını yalamaktadır.

Yavru köpekler annelerinin yüzünü yaladıkları zaman anne köpeğin çiğnediği yiyecekleri isterler. Çiğnenmiş yiyecekler aç yavrular için iyi bir aperatiftir. Belki de köpeklerin yüzünüzü yalamasının sebebi budur, yani umarız bu değildir!

Bir köpeğin içgüdüleri ona üzgün olduğunuzu söylerse, köpeğiniz sizi yalayabilir. Sadece ruhunuzu canlandırmak için bile sizi yalayabilir. Bunun sonucunda biraz gıdıklanabilir ve köpeğinize gülümseyebilirsiniz. Köpeğinizin istediği de zaten bu değil midir? Her zaman mutlu olmanız, bu yüzden köpekler insanların en iyi dostudur.

Yetişkin bir köpek birkaç farklı nedenle de yalayabilir. Köpekler sürü hayvanlarıdır. Sürüdeki alfa erkeğini takip etme eğilimindedirler. Sürüde dominant olduğunu kanıtlayan alfa erkeği saygı ister. Sürüdeki diğer köpekler yalayarak saygılarını gösterirler. Aynı şey bir evcil köpek için de geçerlidir. Evcil köpekler sahiplerini alfa erkeği olarak görebilir ve komutlarına itaat ettiğinin bir işareti olarak sahibini yalayabilir. Ayrıca yalamak köpeklerin insanlar hakkında birçok bilgi sahibi olmasına yardımcı olur. Cildimizde ter bezleri bulunmaktadır. Terlediğimiz zaman su, tuz ve diğer atık maddelerin yanında kimyasal sinyaller de yollarız. Köpeğiniz sizi yaladığı zaman bu sinyallerden sahibinin mutlu, mutsuz ya da korkmuş olduğunun bilgisini alır.



Ancak her zaman kompulsif yalama konusunda dikkatli olmalısınız. Sürekli kendini yalayan bir köpek strese girmiştir ya da bir sağlık sorunu vardır. Evdeki yakın bir aile üyesi evi terk ettiyse ya da köpeğinizi evde uzun saatler yalnız bırakıyorsanız, köpeğinizde yalnızlık anksiyetesi gelişmiş olabilir. Rutininin bozulması da kompulsif yalamaya yol açabilir. Yaralanma veya bir deri lezyonu da köpeğinizin sürekli kendisini yalamasına neden olabilir. Endişeli bir köpek ise kendini, etrafındaki eşyaları hatta sizi bile sürekli yalayabilir. Bu sorunu çözmek için en iyi yol köpeğinizi neyin rahatsız ettiğini çözmektir. Eğer sebep bir yaralanma ya da hastalık ise, ileri tedavi için köpeğinizi bir veterinere götürmelisiniz. Köpeklerdeki ayrılık kaygısı ise daha çok ilgi ve sevgi ile çözülebilir. Köpeğinizin anksiyete sorununun üstesinden gelmeye yardımcı olabilecek ilaçlar hakkında veterinerinizle konuşabilirsiniz.

Yalamak köpek davranışının doğal bir parçasıdır. Bir çok kişi bu durumdan rahatsız olmaz. Ancak bu davranıştan yine de vazgeçirmek istiyorsanız, rahatsız olduğunuzu gösteren ifadeler kullanabilirsiniz. Yalama davranışını takdir etmediğinizi göstermek için klasik kötü köpek ifadesini kullanabilirsiniz. Çoğu köpek ırkı insan arkadaşlarını memnun etmek için isteklidir ve sonunda yalama davranışından kaçınacaktır. Sahiplerinin yalama hakkında sevmediği bir şey de köpeklerdeki kötü nefes kokusudur. Eğer köpeğinizin nefesi gerçekten dayanılmaz ise, bir veterinerin yardımına ihtiyacınız olabilir. Bu köpeğinizin ağzındaki bir diş çürümesi veya plağının bir işareti olabilir. Köpekler için diş bakımı en az diğer sağlık sorunları kadar önemlidir.

Kaynakça: http://www.buzzle.com/articles/why-do-dogs-lick.html

5 Nisan 2015 Pazar

sevimli pati mi? tekrar düşünmemiz lazım :)

Sevimli olup olmadığını tekrar düşüneceğimiz 2 ayrı sevimli pati :)


19 Mart 2015 Perşembe

Golden Retriever

Golden Retriever Temel Özellikleri
Hareketli, uysal, iyi huylu, duygulu ve sevimli bir köpektir. çocuklara, hatta bebeklere karşı çok sabırlı ve naziktir.

Golden Retriever Neler Yapar ?
Sağlam ve güçlü, koku alma duyusu gelişmiştir. Bataklıkta avlanabilir. Avı bulur ve getirir. Toprakta ve suda gayet iyi çalışır. İyi huylu olduğu için insana eşlik eden köpek olarak da değerlidir ve aile hayatına uyum sağlar.

Golden Retriever Kökeni
Bu cins muhtemelen 19. yüzyılın ortalarında İngiltere'yi ziyaret eden bir Rus sirkine mensup türü bilinmeyen altın tüylü köpeklerin bloodhound ile çifleştirilmesiyle geliştirilmiştir.

Golden Retriever Özel
Golden Retriever'lar herşeye büyük bir tutkuyla yaklaşırlar ve tam anlamıyla "çok" köpektirler: "çok tüy, çok enerji, çok yemek ve çok sevgi...". Bu nedenle formda ve sağlıklı kalmasını istiyorsanız, Golden Retriever'ınızın yemeğini kendisinin ayarlamasını beklememeli, siz yemek miktarını kontrol etmelisiniz.

Golden Retriever'lar sevgi dolu, uslu ve zeki köpeklerdir. Kolaylıkla eğitilirler ve çocuklarla iken güvenilir ve naziktirler. Sadık, kendine güvenen, tatlı ve sahibini memnun etmeye hevesli bir ırktır. Aktif, güvenilir ve mükemmel bir aile köpeğidir. Golden Retriever itaat etmeye hazır yapısı nedeniyle itaat eğitimi onlarla çok keyifli geçer. Diğer hayvanlar dahil herkesle dost canlısı olduğundan ondan koruma görevi beklenmemelidir. Saldırganlık göstermemelerine rağmen Golden Retriever'lar gelen yabancıya havlayarak haber vererek iyi bekçilik edebilirler. İtaat yarışmalarında büyük başarı kazanmıştır.

İnsandan izole edildiğinde ya da uzun süre sevdiklerinden uzak tutulduğunda yaramazlık yapmaya başlar. çok hareketli ve ilgi isteyen köpeklerdir.

Ek 1
Bu cinsin söz dinleme becerisi efsanevileşmiştir ve her zaman sizin güvenilir, çalışkan, mutlu dostlarınız olarak kalacaklardır. Sakinlikleri ve her işi yapmaya yönelik heyecanları Golden Retriver'ları genelde asistan köpekler arasında tercih edilir yapmaktadır.

Sevgi dolu ve sabırlıdırlar, bazen küçük bebekler için ekstra gözetim gerekli olabilir. Oyun oynamaya düşkündürler ve diğer ev hayvanlarına karşı toleranslıdırlar. Sosyal insanlar için iyi bir seçim olabilse de allerjik, titiz kişilerle ve küçük apartman dairelerinde yaşamaya uygun değildirler.

Ek 2
Herkesin dostu olan Golden Retriever'lar adanmış ve uyumlu bir aile dostu olarak bilinirler. Aynı zamanda sportif bir köpek olan bu cins, geniş alanlarda koşacağı bir güne her zaman ihtiyaç duyacaktır. Aktif karakterini ve güçlü fiziğini gözardı etmek problem yaratabilir ve hergün fiziksel ve zihinsel eksersize ihtiyaç duyar. Fazlasıyla heyecanlı ve hareketli olan Golden Retriever'ların merakları eğitimlerini biraz zorlaştırabilse de sahibini memnun etmeye ve öğrenmeye fazlasıyla yatkındırlar. özellikle kap-gel türü oyunlardan zevk alırlar ve ağızlarında birşey taşımaktan çok hoşlanırlar.

Golden Retriever'lar hergün eksersiz yapmaya ve insanlarla birlikte olmaya ihtiyaç duyarlar. Golden'ın zihni ve vücudu için zorlu uyum (söz dinleme) dersleri, aktif oyunlar ve kap-gel seansları her gün yapabileceğiniz iyi birer eksersiz çeşidi olabilir. Her ne kadar dışarda yaşabilecekse de çok sosyal bir köpek olması nedeniyle ailesinin yanında yaşamaktan daha memnun olacaktır. Tüyleri parlaklığını yitirmez ancak haftada birkaç defa fırçalanması gerekir.

Ek 3
Köpek cinsleri arasında en ciddi uğraşların ardından üretilmiş bir cins olan Golden Retriever, aynı zamanda hakkında en fazla dökümantasyona sahip olan köpek cinsidir.

Bu cinsin üretiminden sorumlu kişi İngiltere'nin İskoçya sınırındaki Tweed Nehri'nin kuzeyinde yaşayan Lord Tweedmouth olarak bilinmektedir. 1800'lerin ortalarında yoğunlaşan köpek yetiştiriciliği merakı sırasında, sıkı bitki örtüsünün arasında yaşabilecek, soğuk suya karşı dayanıklı, güçlü yüzücü olan uyumlu köpekler yetiştirmek revaçtaydı. Lord Tweedmouth da sarı dalgalı tüylü bir retriever (Küçük Newfoundland ve balıkçılar tarafından yetiştirilen öncü Labradorların soyundan) olan Nous ile bir Tweed Water Spaniel (Kızıl renkli sıkı kıvırcık tüylü popüler bir retriever.) olan Belle'yi çiftleştirerek dört tane yavru elde etti. Yavrular yüksek alanlarda yaşamaya uygun kuş köpekleri olmaya çok elverişliydiler.

Bu yavruların başka siyah retriever, Tweed Spaniel, setter ve Bloodhound'larla çapraz çiftleştirilmelerinin ardından Golden Retriever cinsi üretildi. Golden Retriever önceleri düz-tüylü retrieverların sarı renklisi olarak kabul görürken, 1912 yılında Sarı/Golden Retriever ismiyle ayrı bir cins olarak kabul edildi. Bu köpeklerin Amerika kıtasına Lord Tweedmouth'un oğulları tarafından 1900'lerde getirildikleri düşünülmektedir ancak American Kennel Club (AKC) bu cinsi ancak 1927'de bir cins olarak kayıtlarına almıştır. önceleri sadece avlanma becerileri nedeni ile değer verilen ve özenle üretilen Golden Retriever'lar ancak sonraları ev ve gösteri hayvanı olarak beslenmeye başlanmıştır.

Tanınmasının ardından da popülaritesi hızla artan Golden Retriever, halen Amerika'daki en popüler cinslerdendir.

Kaynak; http://www.evcilkopekler.com/kopek-irklari/golden-retriever